Reklamlar


 

Türk edebiyatında Türk milliyetçiliği düşüncesi Tanzimat döneminde başlamıştır. Bu dönemde özellikle Şemseddin Sami şiirin sadeleşmesiyle ilgili yazılar yazıyor, Orhun Abideleri’ni, Kutadgu Bilig’i Türkiye Türkçesine çevirerek ilgiyi Ortaasya’ya çekiyordu.

Ayrıca Ahmet Vefik Paşa makaleleriyle Türklük düşüncesini yaymaya çalışıyordu. Ancak bu kişisel çabalar aydınlar arasında tam bir birlik sağlamaktan uzaktı. Özellikle kalemi güçlü şairlerin, Fikret’in, Cenap’ın, Abdülhak Hamit’in, sanat için sanat görüşüne takılmaları, bu çalışmaların yeterince güçlenememesine neden oluyordu. Oysa 1908'li yıllara gelindiğinde ortada artık bu güçlü sanatçıların adı duyulmuyurdu. Özellikle o yıllarda Balkan Savaşları’nın ya da azınlık isyanlarının çok olması halkta büyük tepki uyandırmış, Arapların isyanıyla İslamcılık görüşü de geçersizleşmiş ve milliyetçilik akımı büyük bir güç kazanmıştır. Böyle bir ortamda sanatçıların kişisel düşünceyle yaptıkları sanat da elbette pek rağbet görmemiştir. Hatta sanat değeri olmayan, kuru şiirler, sırf milletin hissiyatına seslendiğinden büyük rağbet görmüştür.

İşte böyle bir ortamda Fecr-i Aticilerin kişisel sanat anlayışları yeterince güçlenememiş ve topluluk dağılmıştır. Bu sırada İstanbul’dan uzakta, Selanik’te yayın yapan Genç Kalemler Dergisi, Yeni Lisan adlı makaleler dizisiyle dilin nasıl sadeleşeceği konusunda yollar ortaya koyuyor, bu görüşün savunucuları sade dille güzel eserler yazıyorlardı. Yeni Lisan makalelerinde ileri sürülen görüşleri şu şekilde maddeleştirebiliriz:

  1. Arapça, Farsça tamlamalar ve gramer kuralları asla kullanılmayacak, bunların yerleşmiş olanları kalabilecekti.

  2. Halk dilinde yerleşmiş bulunan Arapça, Farsça sözcükler kullanılacak, bu dillerden yeni sözcükler alınmayacaktır.

  3. Arapça, Farsça sözcükler halkın telaffuz şekline göre yazılacak asılları dikkate alınmayacaktır.

  4. Yazı dilinde milli söz dizimi hakim olacaktır.

  5. Konuşma ve yazı dili, Türkçenin en olgun, en güzel şekli olan İstanbul Türkçesi olacaktır.

İlk defa, Ömer Seyfettin ile Ali Canip’in birlikte çıkardıkları Genç Kalemler dergisine daha sonra Ziya Gökalp de katılmış, her geçen gün artan savunucusuyla yeni ve güçlü bir Milli Edebiyat ekolü oluşmuştur. Fecr-i Aticiler bir ara dilde sadeleşmeye karşı çıktılarsa da özellikle Fuat Köprülü, Hamdullah Suphi, Yakup Kadri gibi güçlü kalemlerin Milli Edebiyat saflarına geçmeleri, Fecr-i Ati’yi bitirmiş geride sadece Haşim kalmıştır.

Milli edebiyat özellikle dil konusu üzerinde durmuştur. Yoksa sanatçıların kişisel görüşleri birbirinden oldukça farklıdır. Kimi sade bir dille kişisel konular üzerinde şiirler söylerken (Beş Hececiler), kimi vatan, millet, Anadolu kavramları üzerinde durmuştur. Belki de bu serbestlik Milli Edebiyat’ın sürekliliğinin en büyük sebebidir.

Ekleyen: by_ram | Okunma Sayısı: 4695
Çözümlü Sorular
9.Sınıf Biyoloji Soruları ve Çözümleri
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Soruları ve Çözümleri
Telif Hakkı Hakkında:

Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Erguven.net'e aittir. Sitemizde yer alan dosya ve içeriklerin telif hakları dosya ve içerik gönderenlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Telif hakkına sahip olan dosyaları lütfen iletişim bölümünden bize bildiriniz. Dosya 72 saat içerisinde siteden kaldırılır.Telif Hakkı Hakkında|Editör, ziyaretçi ya da üyelerimiz tarafından eklenen hiç bir içerikten erguven.net sorumlu değildir.İLETİŞİM:bey_ram@hotmail.com