Reklamlar

Modals and other verbs
Should - Shouldn't

1.TAVSİYE etmek ifade eden cümleler yapmak için kullanılır. Türkçeye -ineli, -mesi gerek biçiminde çevrilmesine rağmen zorunluluk göstermez.
You should study harder. (Daha çok çalışmalısın.)
You shouldn't spend so much money. (Bu kadar para harcamamalısın.)

Geçmiş zamanda da kullanılır ve biçim olarak değişmez. Ama bu durumda yan cümlecik içindedir.
I told him he should study harder. (Ona daha çok çalışmasını söyledim.)
He said I should stay with him. (Onunla kalmam gerektiğini söyledi.)

2. BEKLENTİ: Bilinmeyen veya gelecekte olacak bir şey hakkındaki bekleyişi ifade eder.
Must kelimesi halen ya da bu ana dek olan bir şey için tahmin yürütür, should geleceğe dönüktür.
You must be hungry. (Aç olmalısın: şu andaki durum)
This book should be interesting.
(Bu kitap ilginç olmalı: daha okunmamış, gelecekte)

Olumsuz cümlelerde:
You shouldn't sleep so late. (Bu kadar geç saate dek uyumamalısın.)
Their bus shouldn't arrivc in Ankara yet.
(Otobüsleri henüz Ankara'ya varmamış olmalı.)

Soru cümlelerinde:
Should we eat now? (Artık yesek mi?)
Should they take a taxi? (Taksiye binsinler mi dersin?)
Shall I... diye başlayan bir kimse diğer kişinin vereceği cevabı yapmaya hazırdır.
Should I... diye sorulduğunda, diğer kişinin tavsiyesi isteniyordur, buna uyulur veya uyulmayacaktır.

Koşul cümlelerinde should, if yerine kullanılabilir.
Should anthing happen, who would help you?
(Eğer bir şey olsaydı, sana kim yardım ederdi?)

MUST – Have to farkı

MUST: Konuşan kimsenin koyduğu zorunluluktur.
HAVE TO: Dışardan gelen belli bir zorunluluk belirtir.

1. ZORUNLULUK : Bir olayın gerekliliğine inanıyorsak bu durumu must kelimesi ile anlatırız. Must kelimesi karşıdan tartışma beklemeyen bir emir gibi kullanılır.
I must go. (Gitmeliyim - gitmem gerek, çünkü öyle istiyorum.)
He must go. (Gitmeli, çünkü ben öyle istiyorum.)
You must come early. (Erken gelmelisin, ben öyle istiyorum.)
Must çekimsiz fiili şimdiki zamanda kullanılır ve geleceğe dönük bir zorunluluğu anlatır.
Ama eğer zorunluluk devam etmiyorsa, geçmiş zamanda MUST kullanılmaz.
Birine bir tavsiyede bulunulduğunda must kullanılır.
Kendi düşüncelerimizi söylerken gereklilik duyuyorsak must kullanılır.


2. TAHMİN: İçinde bulunduğumuz zaman için akıl yürütme sonucu vardığımız yargıyı, yani tahmini ifade eder.
You must be tired. (Yorgun olmalısın.)
That book must be interesting. (O kitap ilginç olmalı.)
Tahmin bildirdiği zaman must, have to ile değiştirilemez.
Olumsuz kullanıldığı zaman not ile KAYNAŞMAZ.
You must not be tired. (Yorgun olamazsın, yorgun değilsin herhalde.) .
Soru cümlelerinde must yerine have to kullanılması daha yaygındır.
Do you have to go? (Gitmen gerekiyor mu?) Yes, I do / Yes, I must.

Have to :
Başka insanların uyması gereken kuralları hatırlatırken veya sadece kendimiz için değil genel bir gereklilikten söz ediyorsak have to kullanılır.
Have to çekimli fiildir ve kuralsız fiil olarak (has-had) biçimleriyle her tense ile kullanılabilir.
Anlam bakımından must'a benzerse de, küçük farklılıklar vardır.
MUST: Konuşan kimsenin koyduğu zorunluluktur.
HAVE TO: Dışardan gelen belli bir zorunluluk belirtir.
You must go. (Gitmelisin, ben öyle istiyorum.)
You have to go. (Gitmen gerekiyor, çünkü öyle gerekiyor, senden gitmen bekleniyor.)
Have to ifadesinde, son sözcük olan to'dan sonra gelecek fiillerin de mastar (yalın) durumda olmalarını gerektirir.
I don't have to go. Do you have to go? He doesn't have to go.
Must ve have to olumsuz olarak kullanıldıklarında aralarındaki anlam farkı çeviride ortaya çıkar.
I mustn't go. (Gitmemeliyim. Gitmemem gerek.)
I don't have to go. (Gitmek zorunda değilim.)

MODAL AUXILIARIES / KİP YARDIMCILARI
Büün kip yardımcılarından sonra olağan fiillerin yalın (takısız) biçimleri gelir.
Kip yadımcılarının soru ve olumsuzu kendisiyle yapılır, başka bir yardımcı kullanılmaz.
Kip yardımcılarının bu özelliklerini aşağıda can üzerinde görelim.

I can swim. Yüzebilirim.
I can't swim. Yüzemem.
Can you swim? Yüzebilir misin?
She can swim. Yüzebilir.
She can't swim. Yüzemez.
Can she swim? Yüzebilir mi?


  • MAY
    Türkçeye "-ebilir, -abilir" olarak çevrilen bu yardımcının olumsuzu may not şeklinde yapılır.
    1. Bu yardımcı, olasılık belirtir.
  • He may come early. Erken gelebilir.
    Mary may change her mind. Mary fikrini değiştirebilir.
    We may not finish the work. İşi bitirmeyebiliriz.


  • Olasılık gösterirken may cümle başına alınmaz, bunun yerine do you think? Kullanılır.

    Do you think they will believe you? (Sence sana inanırlar mı?)

    2. Bu yardımcı, izin belirtir
  • You may drink the milk. Sütü içebilirsiniz.
    She may use the computer. Bilgisayarı kullanabilir.


  • Resmi yasakları belirtmek için may not ile yapılan olumsuz cümleler yapılır.
  • The visitors may not touch the statues. Ziyaretçiler heykellere dokunamazlar.
    The students may not smoke in the school garden. Öğrenciler okul bahçesinde sigara içemezler.


  • Soru halindeki may cümleleri çoğunlukla I zamiri ile yapılır.
    Bir hareketin yapılmasına karşıdaki kişinin izin verip vermediğini sormak için kullanılır.
  • May I use your pen? Kalemini kullanabilir miyim?
    May I open the window? Pencereyi açabilir miyim?


  • 3. Have ile fiilin üçüncü şekli önünde kullanılan may geçmişte olmuş şeylerin olasılık durumlarını anlatır.
    Robert may have missed the bus because he didn't come to school.
    (Robert otobüsü kaçırmış olabilir, çünkü okula gelmedi.)
    (Otobüsü kaçırmış olma olasılığı var.)

  • MIGHT

    Türkçeye "-ebilir. -abilir" olarak çevrilen bu yardımcının olumsuzu might not veya mightn't şeklinde yapılır.
    1. Olasılık belirtir.
  • I might call you again. Sana tekrar telefon edebilirim.
    It might rain tomorrow. Yarın yağmur yağabilir.
    She might not be accepted. Kabul edilmeyebilir.


  • 2. İzin belirtir.
    Might I use your phone? Telefonunuzu kullanabilir miyim?

    3. Have ile fiilin üçüncü şekli önünde kullanılan might geçmişte olmuş şeylerin olasılık durumlarını anlatır.

    He might have left home. (Evden ayrılmış olabilir.)

  • CAN
    Türkçeye "-ebilmek, -abilmek" şeklinde çevrilen bu yardımcının, olumsuz şekli can't veya daha resmi bir sözcük olan cannot'dur.
    1. Can yardımcısı yetenek ve güç belirtir.
  • I can carry this table. Bu masayı taşıyabilirim.
    She can learn Turkish. Türkçe öğrenebilir.
    We can walk there. Oraya yürüyebiliriz.
    I can cook the meat. Eti pişirebilirim.
    The soldiers can run to the hill. Askerler tepeye koşabilirler.
    Can’t you open the bottle? Şişeyi açamıyor musun?


  • Aynı anlamda be able to yapısı da kullanılabilir.
  • He is able to reach the shelf. Rafa ulaşabilir.
    You are able to understand them. Onları anlayabilirsiniz.
    I am able to carry the box. Kutuyu taşıyabilirim.


  • Gelecek zaman halinde yetenek ve güç bildirmek için will be able to kullanılır.
  • We’ll be able to buy a new flat. Yeni bir daire alabileceğiz.
    I’ll able to read these books. Bu kitapları okuyabileceğim.
    The sick man will be able to within two weeks. Hasta adam iki hafta içinde yürüyebilecek.


  • 2. Olasılık belirtir.
  • You can be a good doctor. İyi bir doktor olabilirsiniz.
    Your team can win the cup. Takımınız kupayı kazanabilir.
    Can this story be true? Bu hikâye gerçek olabilir mi?
    Anybody can understand this. Bunu herkes anlayabilir.


  • 3. Can hem izin istemek için yapılan soru cümlelerinde hem de izinli oluşu belirten cümlelerde kullanılır.
  • Can I use your knife? Sizin bıçağınızı kullanabilir miyim?
    Can I pay by credit card? Kredi kartıyla ödeyebilir miyim?
    Can she come with me? Benimle gelebilir mi?
    You can take all these book. Bütün bu kitapları alabilirsiniz.
    Emma can play my piano. Emma benim piyanomu çalabilir.
    He can sit at our table. Masamıza oturabilir. (izin)
    He cannot take my bag. Benim çantamı alamaz.
    She cannot wait in front of my door. Kapımın önünde bekleyemez.


  • COULD
    Hem geniş/şimdiki zamanı hem de geçmiş zamanı gösterebilen bu yardımcının olumsuz şekli couldn't dur.
    1. Geçmişte sürekli bir yetenek ve güç, could ile belirtilir.
  • We could swim ten kilometres. (Eskiden) on kilometre yüzebilirdik.
    Could Dora make a dress for herself? Dora kendine elbise yapabilir miydi?


  • Geçmişle ilgili tek bir yeteneği belirtmek için be able to (veya manage to succeed) kullanılır.
  • He was able to answer all the questions. Bütün sorulara yanıt verebildi. (O sefer.)
    I was able to repair the car. Otomobili tamir edebildim. (O gün bunu yapabildim.)


  • 2. Geçmişte genel olarak bir izinli oluş hali anlatılırken could kullanılır.
    We could sit under the trees when we were very tired.
    (Çok yorulduğumuz zaman ağaçların altında oturabilirdik.)

    İzinli oluş genel olarak değil de bir defalık ise bu durumda could yerine was (were) allowed kullanılır.
  • She could visit the museum whenever she wanted. İstediği zaman müzeyi ziyaret edebilirdi.
    She was allowed to visit the museum last week. Geçen hafta müzeyi ziyaret etmesine izin verildi.


  • 3. Olumsuz cümlelerde could, geçmişte yapılmamış tek bir eylemi gösterir.
  • I couldn't swim to the boat. Kayığa yüzemedim.
    She couldn't understand me. Beni anlayamadı.
    We couldn't open the door. Kapıyı açamadık.


  • Be able to yapısı da bu anlamı verir.

    She wasn't able to understand me. (Beni anlayamadı.)

    4. Could olasılık belirtir.
  • His car could be a Mercedes. Arabası Mercedes olabilir.
    His car couldn't be very old. Arabası çok eski olamaz.


  • 5. Could izin belirtir.
  • You could leave earlier tonight. Bu akşam erken ayrılabilirsin.
    Could I wait here? Burada bekleyebilir miyim?
    Could we use your tools? Aletlerinizi kullanabilir miyiz?


  • 6. Could you? şeklinde başlatılan bir cümle ile kibar bir istek cümlesi oluşturulur.
    Bu şekil ingilizcede çok kullanılır.

    Could you give me a pencil? (Bana bir kalem verebilir misiniz?)

    7. "could + have + fiilin üçüncü hali" yapısı, o fiilin gerçekleşmemiş olduğu anlamını verir.
  • Arthur could have bought the car. Arthur otomobili satın almış olabilirdi.
    I could have broken the watch. Saati kırmış olabilirdik.


  • MUST
    Önüne geldiği fiilin yapılmasının zorunlu olduğunu ifade eder.
    Must ile ifade edilen zorunluluk sözü söyleyen tarafından ortaya konulan bir zorunluluktur.
  • She must clean her table. Masasını temizlemeli.
    Andrew must finish his work. Andrew işini bitirmeli.
    The girls must wait in the garden. Kızlar bahçede beklemeli.
    We must change our clothes. Elbiselerimizi değiştirmeliyiz.


  • Must cümle başına alınarak yapılan sorularda kendisine soru sorulan kişinin böyle bir zorunluluk görüp görmediği sorulmuş olur.
  • Must Dora go to the party? Dora ziyafete gitmeli mi?
    Must they change the sheets? Çarşafları değiştirmeliler mi?
    Must I answer all the questions? Bütün sorulara yanıt vermeli.
    Must we wait outside? Dışarıda mı beklemeliyiz?


  • Must'ın olumsuzu yanına not getirilerek yapılır.
    Must not sözcükleri birleşerek kısaltma yapılabilir: mustn't
  • You mustn't touch the flowers. Çiçeklere dokunmamalısın.
    He must not use their tools. Onların aletlerini kullanmamalı.
    She must not make a noise in the classroom. Sınıfta gürültü yapmamalı.
    Allan must not drink too much. Allan çok fazla içmemeli.
    I must not keep you. You may miss the bus. Sizi tutmamalıyım. Otobüsü kaçırabilirsiniz.


  • Tahmin yürütmek veya sonuç çıkarmak için must kullanılır.
    Bu durumda çoğunlukla must yanında be bulunur.
  • They worked for ten hours. They must be tired. On saat çalıştılar. Yorgun olmalılar, (yorgun olduklarını tahmin ederiz.)
    She was looking for you. She must be in your office now. Seni arıyordu. Şimdi senin büronda olmalı. (Herhalde bürondadır.)


  • Geçmişteki bir olay için sonuç çıkarma must'tan sonra have ve fiilin üçüncü şeklini kullanmak suretiyle olur.
  • She has a diamond ring. She must have stolen it. Bir pırlanta yüzüğü var. Onu çalmış olmalı.
    He must have broken it. Onu kırmış olmalı.


  • NEED
    Bu yardımcı daha çok needn't seklinde olumsuz olarak kullanılır ve Türkçeye "gerek yok" şeklinde çevrilir.
  • She needn't get up early. Erken kalkmasına gerek yok.
    Martin needn't take these pills. Martin'in bu hapları almasına gerek yok.


  • "needn't + have + fiilin üçüncü hali" yapısı, bir fiilin gereksiz yere yapıldığını anlatır.
  • She needn't have written the letters. Mektupları yazmasına gerek yoktu. (Boşuna yazdı.)
    They needn't have waited for the teacher. Öğretmeni beklemelerine gerek yoktu, (Boşuna beklediler.)


  • Need normal bir fiil olarak da kullanılabilir.
  • I need your help. Yardımına ihtiyacım var.
    He needs some hot water. Biraz sıcak suya ihtiyacı var.
    Do you need any money? Hiç paraya ihtiyacın var mı?
    We don't need your advice. Öğüdünüze ihtiyacımız yok.
    She didn't need the car then. O zaman otomobile ihtiyacı yoktu.


  • OUGHT TO

    Ödev, görev, doğru ya da uygun bir davranış belirten bu yardımcının olumsuz şekli oughtn't to dur.
  • You ought to help your friends. Arkadaşlarınıza yardım etmelisiniz.
    He ought to stop smoking. Sigara içmeyi bırakmalı.
    They ought to be here tomorrow. Yarın burada olmalılar.
    She oughtn't to drive like that. Böyle araç kullanmamalı.
    We oughtn't to make them wait. Onları bekletmemeliyiz.
    Ought we to visit the wounded? Yaralıları ziyaret etmeli miyiz?


  • DARE
    Bu fiil, olumlu olarak olağan bir fiil gibi çekimlenir. Fakat soru ve olumsuzda hem olağan bir fiil gibi hem de yardımcı fiil gibi çekimlenebilir.
  • Does she dare to shout at them? Onlara bağırmağa cesaret eder mi?
    Dare she shout at them? Onlara bağırmağa cesaret eder mi?
    They don't dare to swim to the boat. Kayığa yüzmeye cesaret etmezler.
    They dare not swim to the boat. Kayığa yüzmeye cesaret etmezler.


  • USED TO
    Bu kip yardımcısı hem kendisiyle hem de did ile çekimlenebilir.
  • He used to smoke. Eskiden sigara içerdi.
    He usedn't to smoke. Eskiden sigara içmezdi.
    Used he to smoke? Eskiden sigara içer miydi?
    He used to smoke. Eskiden sigara içerdi.
    He didn't use to smoke. Eskiden sigara içmezdi.
    Did he use to smoke? Eskiden sigara içer miydi?


  • Eskiden yapılan işleri, alışkanlıkları belirtir.
  • I often used to go to the cinema. Sinemaya sık sık giderdim.
    We used to drink apple juice. Elma suyu içerdik.
    He used to play tennis. Tenis oynardı.
    She usedn't to wait for us. Bizi beklemezdi.
    Used he to help you? Size yardım eder miydi?


  • SHALL
    Bu yardımcı, gelecek zamanların yapımında kullanılır.
    Bu işlevinin dışındaki kullanımları şöyledir.

    Shall l izin, tavsiye ve fikir sormak için kullanılır.
  • Shall l bring anything for you? Sizin için bir şey getireyim mi?
    Shall l open the door? Kapıyı açayım mı?


  • Shall we öneri belirtmek için kullanılır.
  • Shall we go to the cinema? Sinemaya gidelim mi?
    Shall we wait here? Burada bekleyelim mi?


  • SHOULD
    Should bir şeyin yapılmasının doğru, makul ve görev olduğunu öğütlemek için kullanılır.
    Bu kullanılışı ought to ile aynı anlamdadır.
  • You should visit your elders. Büyüklerinizi ziyaret etmelisiniz.
    You should listen to your teacher. Öğretmenini dinlemelisin.
    He shouidn't make any noise in the library. Kitaplıkta hiç gürültü yapmamalı.
    She shouidn't spend all her money on dresses. Bütün parasını giysilere harcamamalı.


  • Geçmişte, yukarıda gördüğümüz anlamda bir eylemin gerçekleşmemiş olduğunu anlatmak için should ile mişli mastar (have ile fiilin 3. şekli) kullanılır.
  • You should havevisited your elders. Büyüklerinizi ziyaret etmiş olmalıydınız.
    He should have finished the work. İşi bitirmiş olmalıydı.


  • İçinde şu fiiller olan isim cümleciklerinde: insist, agree, recommend, suggest, propose, advise, demand, order, command'dır.
  • He insisted that we should change the shirt. Gömleği değiştirmemizde ısrar etti.
    He insisted that the shirt should be changed. Gömleğin değiştirilmesinde ısrar etti.
    I proposed that they should sell the car. Otomobili satmalarını teklif ettim.
    She advised that the books should be kept on the shelves. Kitapların raflarda muhafaza edik öğütledi.


  • in case ve if ile kullanılan should olasılığın çok az olduğunu belirtir.
  • We'll shut the window in case it should rain. Belki yağmur yağar diye pencereyi kapatacağız.
    If there should be traffic jam, take a taxi. Trafik sıkışacak olursa taksi tut.


  • If were you "yerinde olsaydım" ile should kullanılır.
    I souldn't go with them if l were you. (Senin yerinde olsaydım onlarla gitmezdim.) Should geçmiş zaman cümlelerinde so that, in order that ile kullanılabilir.
  • He opened the door quietly so that he shouidn't wake his wife. Karısını uyandırmasın diye kapıyı sessizce açtı.
    I brought the maid with me so hat she should help you. Sana yardım etsin diye hizmetçiyi beraberimde getirdim.


  • WILL
    Bu yardımcı fiil, gelecek zamanların yapımında kullanılır.
    Will you şeklinde yapılan sorularda istek belirtme ve emir verme anlamı vardır.
  • Will you come with me? Benimle gelir misin?
    Will you shut the window, please? Lütfen pencereyi kapar mısın?


  • İkram etme anlamında yine will you kullanılır.
  • Will you have some cake? Biraz pasta alır mısınız?
    Won't you come in? İçeri girmez misiniz? (Lütfen girin.)


  • Won't ile bir şeyi kabul etmemek, yapmayı istememek gibi olumsuz bir niyet ifade edilir.
  • She won't come. O gelmiyor.(Gelmeyi reddediyor.)
    I won't do what they say. Onların dediğini yapmayacağım.


  • Bir şeyin olmadığı, çalışmadığı söylenirken won't kullanılır.
  • The key won't open the lock. Anahtar kilidi açmıyor.
    The machine won't start. Motor çalışmıyor.


  • Will ile alışkanlık şeklinde tekrarlanan hareketler anlatılır.
  • They'll change the subject when we enter the room. Odaya girdiğimiz zaman konuyu değiştirirler.
    She'll buy dresses and then go to change them. Elbiseler alır ve sonra onları değiştirmeye gider.


  • WOULD
    Would geçmişte alışkanlık halinde tekrarlanan hareketleri göstermek için kullanılır.
  • He would go to the cinema on Saturdays. Cumartesi günleri sinemaya giderdi.
    They would never teli us the truth. Bize asla gerçeği söylemezlerdi.


  • Would like kalıbı "istemek" anlamına gelir.
  • I would like a cup of tea. Bir fincan çay istiyorum.
    They would like a smaller table. Daha küçük bir masa istiyorlar.


  • Would you rica ya da davet belirtir.
  • Would you open the door? Lütfen kapıyı açar mısınız?
    Would you pass the salt? Tuzu uzatır mısınız?



  • SHORT ANSWERS / KISA YANITLAR
    Yardımcı fiillerin İngilizcede en çok kullanılma yerleri de sorulara kısa olarak yanıt vermek için kurulan kısa yanıt şekilleridir.
    Soru cümlesinin içinde yardımcı fiil varsa kısa yanıtta bu yardımcı fiil yer alır.
    Yanıt olumlu olacaksa yardımcı fiil olumlu halde, olumsuz olacaksa not ile birleşerek olumsuz yapılmış halde bulunur.
    Soru cümlesinin esas fiili kısa yanıtta yer almaz.
  • Is she in the kitchen? O mutfakta mıdır?
    Yes, she is. Evet, mutfaktadır.
    Has Arthur a colour television? Arthur'un renkli televizyonu var mı?
    Yes, he has. Evet, var.
    Have they many canaries? Çok kanaryaları var mı?
    No, they haven't. Hayır, yok.
    Does the teacher correct the mistakes? Öğretmen hataları düzeltir mi?
    Yes, he does. Evet, düzeltir.
    Do the students learn quickly? Öğrenciler çabuk öğrenirler mi?
    No, they don't. Hayır, öğrenmezler.
    Are you a doctor? Sen bir doktor musun?
    Yes, I am. Evet, ben bir doktorum.
    Am I too old for the job? İçin çok yaşlı mıyım?
    No, you aren't. Hayır, değilsin.
    Is there a dog in the garden? Bahçede bir köpek var mı?
    Yes, there is. Evet, var.
    Are there any eggs in the basket? Sepette hiç yumurta var mı?
    There aren't. Hayır, yok.
    Can she speak French? Fransızca konuşabilir mi?
    Yes, she can. Evet, konuşabilir.
    Can Mary make a dress for me? Mary bana elbise yapabilir mi?
    No, she can't. Hayır, yapamaz.
    Will she be here at the weekend? Hafta sonunda burada olacak mı?
    No, she won't. Hayır, olmayacak.
    May I aşk a question? Bir soru sorabilir miyim?
    Yes, you may. Evet, sorabilirsin.
    Must she come too? O da gelmeli mi?
    Yes, she must. Evet, gelmeli.
    Must I answer them? Onlara yanıt vermeli miyim?
    No, you needn't. Hayır, vermek zorunda değilsin.
    Did the woman buy a pair of gloves? Kadın bir çift eldiven aldı mı?
    Yes, she did. Evet, aldı.
    Could they come tomorrow? Yarın gelebilirler mi?
    No, they couldn't. Hayır gelemezler.


  • Soru sözcüğü ile yapılmış sorulara kısa yanıtlar verirken, bu şekildeki soruların içinde yardımcı fiil varsa kısa yanıtta bu yardımcı fiil kullanılır, yoksa do kullanılır.
  • Who brought the letter? Mektubu kim getirdi?
    Dora did. Dora getirdi.
    Who has a yellow hat? Kimin sarı bir şapkası var?
    Dora has. Dora'nın var.
    Which cat is bigger? Hangi kedi daha büyüktür?
    The black cat is. Kara kedi.
    How many of the students need books? Öğrencilerin kaçının kitaba ihtiyacı var?
    Five of them do. Beşinin (ihtiyacı var).
    What makes her nervous? Onu ne sinirlendirir?
    The noise does. Gürültü sinirlendirir.
    Who likes chocolate? Kim çikolata sever?
    All children do. Bütün çocuklar sever.


  • Söylenenlere yapılan eklemeler

    Olumlu cümlelere yapılan olumlu eklemeler so ile başlar ve ek cümle, esas cümledeki yardımcı fiil ile, eğer yardımcı fiil yoksa do ile kurulur.
  • Mr Miller comes late. Bay Miller geç gelir.
    So does Mary. Mary de. (Mary de öyle.)
    Mr Miller came late. Bay Miller geç geldi.
    So did Mary. Mary de.
    Mr Miller can come late. Bay Miller geç gelebilir.
    So can Mary. Mary de.
    They arrived yesterday. Dün geldiler.
    So did my uncle. Amcam da.
    The boys were tired. Çocuklar yorgundu.
    So were their parents. Anne babaları da.
    They'll be in the fields tomorrow. Yarın tarlalarda olacaklar.
    So will Norman. Norman da.


  • Olumsuz cümleye yapılacak olumsuz eklemeler nor veya neither ile yapılır.
  • His father can't walk all this way. Babası bütün bu yolu yürüyemez.
    Nor can his mother. Annesi de. (Annesi de yürüyemez.)
    They don't like ice-cream. Dondurma sevmezler.
    Neither do I. Ben de. (Ben de sevmem.)
    She won't buy a pair of shoes. Bir çift ayakkabı almayacak.
    Neither will her sister. Kız kardeşi de.
    Helen hasn't any friends in Turkey. Helen'in Türkiye'de hiç arkadaşı yok.
    Neither has Dora. Dora'nın da.
    The key wasn't in my wallet. Anahtar cüzdanımda değildi.
    Nor was the money. Para da.


  • OUESTION TAGS / "DEĞİL Mİ" EKLERİ

    Bir cümle için kurulacak "değil mi?" yapısı o cümlede bulunan yardımcı fiil, yardımcı fiil yoksa do ile yapılır.
    Özne olarak da cümledeki özne alınır.
    Özne bir isimse ona uygun zamir kullanılır.
  • She is a teacher, isn't she? O bir öğretmendir, değil mi?
    She is not a teacher, is she? O bir öğretmen değildir, değil mi?
    The tourists like the climate in Turkey, don't they? Turistler Türkiye'deki iklimi severler, değil mi?
    The tourists don't like the climate in Turkey, do they? Turistler Türkiye'deki iklimi sevmezler, değil mi?
    She came yesterday, didn't she? Dün geldi, değil mi?
    Oya came yesterday, didn't she? Oya dün geldi, değil mi?
    She will accept the offer, won't she? Teklifi kabul edecek, değil mi?
    She won't accept the offer, will she? Teklifi kabul etmeyecek, değil mi?
    Christine can go there alone, can't she? Christine oraya yalnız gidebilir, değil mi?
    His father has a new car, hasn't he? Babasının yeni bir otomobili var, değil mi?


  • I am ile kurulmuş bir cümle için yapılacak question tag bir özellik gösterir.
    Bu durumda aren't kullanılır.
  • I am your best friend, aren't I? Senin en iyi arkadaşınım, değil mi?
    I am older than your father, aren't I? Ben senin babandan yaşlıyım, değil mi?


  • İlk cümle olumsuzsa question tag normal olarak, yani ilk cümledeki am kullanılarak yapılır.
  • I'm not their servant. am I? Onların uşağı değilim, değil mi?
    I'm not disturbing you, am I? Seni rahatsız etmiyorum, değil mi?

    Ekleyen: by_ram | Okunma Sayısı: 7303
    Çözümlü Sorular
    9.Sınıf Biyoloji Soruları ve Çözümleri
    9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Soruları ve Çözümleri
    Telif Hakkı Hakkında:

    Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Erguven.net'e aittir. Sitemizde yer alan dosya ve içeriklerin telif hakları dosya ve içerik gönderenlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Telif hakkına sahip olan dosyaları lütfen iletişim bölümünden bize bildiriniz. Dosya 72 saat içerisinde siteden kaldırılır.Telif Hakkı Hakkında|Editör, ziyaretçi ya da üyelerimiz tarafından eklenen hiç bir içerikten erguven.net sorumlu değildir.İLETİŞİM:bey_ram@hotmail.com