Türk diline büyük hizmeti olan şair, uydurma Türkçeye  başvurmadan gayet akıcı, uçarı bir dil kurmayı başarmıştır. Edebiyatla ilgisi  gazetecilik yönüyle olmuş, ilk olarak  Hıyaban isimli dergiyi çıkarmış, daha sonra değişik gazetelerde yazılar  yazmıştır. İlk şiirlerini aruzla yazan şair, heceye geçtiği dönemde  bile aruzu tamamen bırakmamıştır. Heceyle yazdığı şiirlerde de oldukça  başarılıdır. İlk ününü  Fırtına ve Kar adıyla yazdığı serbest müstezat tarzı şiirle kazanmıştır.  Heceye geçtiğinde yazdığı  Peri Kızı ile Çoban Hikayesi ise hecenin ve Türkçenin güzel bir  örneğidir. Şair burada heceyi kullanmakla beraber çoğu dizeyi aruzun heceye uyan  kalıplarıyla söylemiştir. Bu Hikaye güzel bir masaldır. Bu masalda şair  Oğuz Han, Turan gibi isimleri kullanmış, eski Türk tarihine dikkatleri  çekmiştir. Şairin ayrıca maniye benzeterek yazdığı güzel, akıcı  dörtlükleri vardır. O, bir taraftan hece ile aruzu kaynaştırmaya çalışmış, bir  yandan da hece ile gazeller yazarak türleri kaynaştırmayı amaçlamıştır. Sanatçının diğer önemli yönünü mizah yazarlığı oluşturur.  Akbaba dergisinde yazdığı fıkralar, hicivler, döneminde ilgi görmüştür. Şairin Gönülden Sesler, İşte Sevdiğim Dünya adlı  şiir kitapları,  Fiskeler isimli nesir eseri, Dün - Bugün - Yarın adlı makalelerini  topladığı eser,  Düğün Gecesi adlı mizah ve hiciv eserleri vardır.