all , most, some kelimelerinden sonra isim kullanılır.
| She thinks that all sports are boring. ( = She thinks that every sport is boring.) |
Tüm spor karşılaşmalarının sıkıcı olduğunu düşünür. ( = Her spor karşılaşmasının sıkıcı olduğunu düşünür.) |
| Most cities have a lot of shops. ( = Almost every city has a lot of shops.) |
Birçok şehirde birçok mağaza vardır. ( = Hemen hemen her şehirde birçok mağaza vardır.) |
| In some countries life is very hard. ( = In a number of countries in the world, but not all or most ...) |
Bazı ülkelerde hayat zordur. ( = Dünyadaki ülkelerin bir kısmında, fakat tümünde veya bir çoğunda değil.) |
all, most some kelimeleri ile isim arasında < of > kelimesi kullanılmaz.
Most people take exams during their lives.
(Birçok insan hayatları süresince sınavlara girer.)
Yanlış kullanım : Most of people ...
Bütün, baştan sona anlamı vermek için morning / afternoon / evening / night / day / week / year gibi zaman parçalarını ifade eden kelimelerle birlikte < all > kelimesi kullanılır.
They've been working hard all day. (Bütün gün sıkı çalışıyorlar.)
I waited for the phone call all morning.
(Tüm sabah telefonun çalmasını bekledim.)
| all most some none |
of | the my her |
NOUN | ||
| He spent | all | of | his | money. | (Parasının tümünü harcadı.) |
| Most | of | my | friends | are interested in sport. (Arkadaşlarımın çoğu sporla ilgililer.) |
|
| I knew | some | of | the | people | at the party. (Partideki insanların bazısını tanıyordum.) |
| None | of | the | shops | were open.(Mağazaların hiç biri açık değildi.) |
None kelimesinin olumlu fiil ile kullanıldığına dikkat edin.
all kelimesinden sonra < of > kullanmayabiliriz.
He spent all his money. (Tüm parasını harcadı.)
| all most some none |
of | it them |
||
| It was lovely food, but I couldn't eat | all | of | it. | (Yemek nefisti fakat onun tümünü yiyemezdim.) |
| I phoned a numbed of hotels, but | most | of | them | were full. (Bir otel numarasına telefon ettim fakat meşguldu.) |
| That cake looks nice. Can I have | some | of | it? | (O kek hoş görünür. Ben onun birazını alabilir miyim?) |